ayaküstü cevaplanabilecek bir soru değil bu. önce bunu belirteyim.direk aldığım notlardan başlıyorum. dünyanın oluşumundan sonra meydana gelen atmosferde, yavaş yavaş yaşam habitatının oluşmasına elverişli bir ortam meydana geldiği zamanlarda inorganik maddeler nasıl organik maddeye dönüştü? ilk önc
ayaküstü cevaplanabilecek bir soru değil bu. önce bunu belirteyim.
direk aldığım notlardan başlıyorum. dünyanın oluşumundan sonra meydana gelen atmosferde, yavaş yavaş yaşam habitatının oluşmasına elverişli bir ortam meydana geldiği zamanlarda inorganik maddeler nasıl organik maddeye dönüştü? ilk önce enzimler mi yoksa bakteriler mi yoksa virüsler mi çıktı? hücre olarak nasıl bir hücre yapısı vardı? bitkiler hayvanlardan sonra mı hayvanlar mı bitkiden sonra çıktı? internette yaptığım bazı araştırmalarda bu ilk "kıpırdanmaların" yıldırım yoluyla aniden oluşan protein zincirleriyle meydana geldiğini söylüyor. böylelikle dna'lar oluşmuş. fakat bu dna'ların yaşam için gerekli olan "savaşma dürtüsü"nü nasıl elde ettiğini anlamış değilim. ve üreme olayı da bambaşka bir konu zaten. memelilerde bile üremeyi adam akıllı incelediğiniz zaman işin kökünde "bölünerek çoğalma" var.
(ingilizcesi olanlar alttaki soru cevap sayfasını okuyabilir)
answers.yahoo.com(bakteriler birbirini yiyor)
www.youtube.com 
yani buradan da şu konuya gelmek istiyorum; bir şekilde oluşan organik madde nasıl bilinç kazandı? sinir sistemlerinin bir şekilde karmaşık bir "elektrik tesisatı" olduğunu anlıyorum; bu da beni gerçekten vücudun biyoelektrik kullandığını doğrular nitelikte ki; bu hemen hemen yıldırımla oluşan protein zincirlerini getiriyor aklıma. fakat bilinç çok acayip birşey. artık doğal seleksiyon mu dersiniz, survival of the fittest mi dersiniz; bu organik maddelerin taa buraya kadar gelişmiş olmaları kaotik kuramlara çok ters.
kaotik kuramı da şöyle açıkamama müsaade edin; evrende kaotik olarak süregelen fraktal motif (büyük patlama (ki hala sicim teorisi gibi teoriler bu olayı farklı yorumlamakta)) bizim gibi karmaşık ve oluşması belki hiç olası olmayan varlıkların nasıl meydana gelmesine izin verdi? insanlığın evrende ancak bir an için varolabildiklerini düşününce (zamana göre orantılıyorum) bir an içinde de yokolma eşiğinde olabiliriz. adeta uzakta biryerde bir anlığına parlayan ve sönen bir ışık gibiyiz evrende.
konuyu şöyle örneklendirmek istiyorum; sayısal lotoda çıkabilecek rakamların motifsel olma olasılığı, yani mantıklı bir dizilim oluşturma olasılığı, her zaman oluşturmama olasılığından az gibi gelir bize.
mesela ben size desem ki ben bu gece oynanacak lotonun sonucunu biliyorum fakat bir kez oynama şansınız var. ve ben size iki seçenek veriyorum.
birisi 2-4-6-8-10-12
diğeri de 2-3-4-6-8-10
hangisini oynardınız? içgüdüsel olarak kaotik dizilime yönelmez miydiniz? halbuki iki dizilimin oluşma olasılığı aynı oranda. ama kaotik dizilimler neden motiflerden ağır basar?
bu sorulardan sonra şuna geliyorum; en can alıcı soruya;
evrenin bir kere var olması, tekrar varolacağı anlamına gelir mi? yani sonsuz olasılık hesaplamalarından sonra birden (sicim teorisine göre birçok evren balonunun birbirine sürtmesiyle oluşan elektriklenmeyle yaratılan yeni bir evren) veya klasik big-bang teorisine göre tekrar büzülme yaşamak ve tekrar patlamak suretiyle oluşan yeni bir evren; içinde tekrar insanoğlunu ihtiva edecek mi? belki de milyon kez oluşmuş olan evrenlerde milyon kez insan (veya başka bir bilinçli varlık) oldu ve olacak. fakat bizim şu an şu konuşmayı bilinçli olarak yaptığımızı hatırlatırım. şu an biz varız. bu kadar imkansızlıklardan çıkıp geldik ve şu an konuşuyoruz. bu olasılığa x diyelim.
öldükten sonra bilincin yokolduğunu kabul edersek, evrenin ve fiziğin kurallarına bağlı yaşayan bilincin zamandan da soyutlanmasının gayet mantıklı olduğunu düşünüyorum. yani öldükten sonra bizim için zaman duracak.
ta ki;
birden bizim varolmamızı sağlayan x'in olma olasılığı meydana gelene kadar. bu şekilde zamanın bilinç öldükten sonra durmasının; bizim tekrar x'in oluşana kadar donmasına ve biz tekrar x gerçekleşince bir bilinç kazanıp dünyaya dönmemize neden olacağına inanıyorum.
yani öldükten sonra aniden tekrar bilinç kazanıp canlanacağız. bu iki "an" arasında milyarlarca evren varolup yok olacak fakat biz bir bilince sahip olmadığımız için o an bize yokmuş gibi geçecek.
ama tabi yine aynı bilinçli homo sapiens olarak mı uyanırız, yoksa bambaşka formda birşey olarak mı uyanırız onu bilemem. varolma x olasılığı çok değişkenlik gösterebilir.
bu düşüncelerimde bir yamukluk var mı? eğer varsa nereleri atlıyorum? bilinç ve kaotik dizilimler konusunda bana hak vereniniz var mı? ya da nasıl bir fikriniz var?
not: agnostiğim. her ne kadar bütün dinlere saygı duysam da onların inandığı argümanları kanıt olarak kabul edemem. bir yaratıcı olabilir; fakat o kitapları göndermemiş de olabilir. işte bunlar hep agnostiklik.
not: işbu fikir oluşumları ve teorilerin birleşmeleri, bir zaman önce bir içki masasında fena sarhoşken meydana geldi ve hatırlayabildiklerimi sabah bir yere not ettim.